Aydınlık Rüya
- Ergün Yavuz
- 9 Tem 2015
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Eki 2018
Karanlıkta bile olsak, gece varoluşumuzun vazgeçilmezleri arasındadır. Rüyalarımızın içinde gezindiği akvaryumdur bazen gece, yarı ölü halde bin bir gerçekçi bilmecenin çözüldüğü sanal bir yolculuktur.

Gece insanları kendinden uzaklaştırır, ama herkes gerçekten kendinden uzaklaşamaz. Gece deyince, aklımıza gelen tek şey karanlık mı olmalıdır? Karanlık içine çekerken bizi aslında kendimizi görerek başkalarını görmemizi istemediğini hissettirir tüm bencilliğiyle. Gecenin mantığını anlamak gerekir, aydınlığın kaybolması mıdır karanlığın olması yoksa karanlık mıdır ışığı yok eden Geceler, görünmesini istemediğimiz birçok kötülüğü de yok eder, peki biz neden bir şeylerin görünmesini istemeyiz bunu hiç düşündünüz mü? Size çok soru sormanın nedeni geceleri büyük bir boşluğa düşmem-izden olabilir. Ben günahlarımın bedelini karanlıkta ödemek isterdim. Siz ünlü bir alimin gece defnedildiği haberini duydunuz mu? Neden gece gömülür ki insanlar, gece sessiz ve soğuktur, sadece ona sıcaklık gösteren maddeye cevap verir, eğer ona karşı iyi bir şey hissetmezsen seni saklamak yada korumak için bir çabası olmayacaktır, seni karşılıksız sevmez. Yoksuluz gecelerimiz kısa, dörtnala sevişmek lazım’ kadar sihirli olmalıdır yaşamın görünmeyenleri. İnsanlara güven veren şeyin bir şeyleri görmek olduğu düşüncesinden yola çıktığımızda gecenin bizi neden ürküttüğünü anlıyoruz aslında, gündüz öyle midir?’Görmek’nemenem’ bir olgudur ki sizi rahatlatıyor? İnsanlar görebildiği her şeyden sınırlı seviyede korku hissederler, gecenin içindeki korkutucu gizin sebebi bundandır. Geceleri daha fazla yalnızlaşıyoruz belki de, yaşamın sessizleşip tüm hareketlenmenin en aza indiği bu süreçlerde insan yanında kimin olmasını ister? Yanında hiç kimseyi istemeyenler oldugunu da unutmamalıyız. Gecenin bize çağrıştırdığı temel noktalardan bir tanesi de yaşamımızda vazgeçemediğimiz ‘uyku’ kavramıdır belki de, tüm insanların gündüz uyuyup gece ayakta olduğunu bir düşünsenize zaman insanlar gece kavramına bu kadar uzak durmayacaklardı. Bazen ekvatorda yaşayıp bu doğrularımı sorgulamak geliyor içimden anda korkuyorum ve vazgeçiyorum, her gün korkularımla yüzleşip yalnızlığıma sarılarak uyuduğum ‘gecelerime daldığımda önce çıplak ayaklarım üşüyor sonra horlamalarımla gecelerimiz kendi arasında birbirine ‘sinyal’ yapan kişilerin homurdanmalarına dönüşebiliyor. Her gecenin bir gündüzü vardır muhakkak, önemli olan gece boyunca yaşanılan ve üretilenlerdir, şüphesiz ki güneş doğacaktır, önemli olan batıdan yükselen güneşi görmeye hazırlıklı olabilmektir. 09/07/2015/ISTANBUL
Comments