top of page

Bir Astronotun Güncesi

  • Yazarın fotoğrafı: Ergün Yavuz
    Ergün Yavuz
  • 20 Mar 2015
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Eki 2018



Yaşlı büyücü ne zaman rüyasına girse ona bir sayı söyleyip kayboluyordu, o gece yine rüyasına geldi, fakat büyücü bu sefer bir sayı yerine bir isim söylemişti; Neonantis…. Uyandığında aklında kalan sayıları ve o ismi düşündü; 2- 8- 16 – Neonantis.Kendi yaşamının sırrını çözmek için ona söylenen gizli bir anahtardı. Üç yüzyıllık yaşam periyotlarında tekrar uykuya dalması için yüz elli yıl geçmesi gerekiyordu. Bunu beklemek için zamanı yoktu, beklemedi de zaten. Etrafındaki gezgin,peygamber,bilim adamı, ve felsefecileri kaldırdı.Çıplaktı,uzun ince kırmızı saçlarıyla, beyaz altından yapılmış ve onu koruduğuna inandığı ,şatonun büyük salonuna gitti. Bugün Üç yüzyıllık uykumu böldüm, bize türümüzü devam ettirmek için bir şans verildi.’dedi..Sessiz bir telepatiyle fikirlerini aktardı tüm yandaşlarına. Vahiy yoluyla iletişim kuruyorlardı. Kendi gezegeninde gerçekleşen zaman araçlarından birisini emretti. Zaman aracına binerek kimsenin planmadığı bir yolculuğu sadece kendi ve yedi tuhaf özelliklere sahip varlık bütünlükleriyle(özel bir tür)çıkmaya karar verdi. Bu yedi kişinin kendi içinde uzmanlıkları vardı, Eskimeyen dünyanın en iyi donanımına sahip varlıklardı. Benzerleri yoktu. Zaman aracıyla kendi zamanlarından 2500 yıl öncesine giderek mısır tarihine doğru ışık hızıyla devam ettiler, Zaman süreci denilen boyutun içinde ilerlerken fiziksel bir yolculuk yoktu ama zaman ve mekan maksimum 10 saniyelik süreçlerde değişime ugruyordu.M.Ö 5000 yılındaydılar, ve mısır tanrısı kalyentenin hüküm sürdüğü acımasız topraklardaydılar, rüyasına giren yaşlı büyücünün söylediği şeylerden bir anlam çıkartmaya çalışarak ,adamlarıyla birlikte kendini sarayın içinde buldu, karşısında çıkan dilsiz ve ağızsız firavun hizmetkarlar, hepsini ellerinden sıkıca zorla tutmuştu ve onları acımasız firavunun karşısına cıkarttılar.Gizli iletişimle ‘kendi türdeşlerine sakin olun’ diye emretti. Firavun rüyasındaki yaşlı büyücünün aynısıydı. Ona alevlenen yazılarla döşenmiş bir tablet verdi. Bu tableti eline alır almaz elleri yanarak tüm vücudu birden ateşle kaplandı ve tablet kül olmuş şekilde öylece yere düştü. Üzerinde yazanlar onun vücuduna ateşle kazındı ve tılsım ona geçti. MÖ 5000 senesinde olmalarına rağmen, kendi zamanlarına dönmek için firavunun tahtının altındaki ışıltılı kuyuya atladılar. Kendi zamanına dönmeyi isterken evrenin dışında bir yerlere geldiğini fark etti ve tüm gezegenleri uzaktan gören bir cam fanusun içinde buldu kendini, tek başınaydı, aklından yaşlı büyücünün söylediği sözleri geçirirken bir ara kendi vücudundaki yazıları fark etti, onları okudu, ayağının altında 2 rakamını görür görmez cam kavanozda kendisinden bir tane daha olduğunu fark etti, karşısındaki kendi gibi hareket eden birisi olduğunu fark edince cam kavanozu kırmak için gücünü artırtı,2 aynı varlık kapalı oldukları kutudan çıktılar, evren boşluğunda hafifçe boşlukta devam ederken neonantis diye dudaklarını kıpırdattı ve gezegenler kendi aralarında birden bire hareket etmeye başladılar ve 16 gezegen, ani bir gürültü ve özenle sıraya girdiler ve normal metronomlarında birbirleri ardına dizildiler. Yaşlı büyücünün tılsımına inanan adam evren boşluğunda tüm gezegenlerin kendi önünde sıraya girmesine anlam vermeye çalışırken vücudundaki yazıların hepsi ani bir hızla silinerek tek ve döngüsel bir noktada toplanmaya başladı ve yan bir sekiz oluşturttu ve böylelikle sonsuzluğu simgeler hale geldi gezegenler tanrısı oldu, ve rüyasına giren yaşlı adam ve firavunun aynı kişi olduğunu düşünürken bunların kainat tanrısı Mentokali olduğunu fark etti, evren boşluğunda tanrısının ona gülümseyen suratını gördü. Bu hediyeyi kabul ettiğini göstermek için diğer teki tarafından parçalara ayrılarak feda edildi. 20/03/2015 -ISTANBUL

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

©2018 by Ergün Yavuz. Proudly created with Wix.com

bottom of page