top of page

GERÇEK HAZİNE

  • Yazarın fotoğrafı: Ergün Yavuz
    Ergün Yavuz
  • 4 Ağu 2016
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 Eki 2018

“Ormanda üç kişiydik. Ben, o ve diğeri… Üzeri çalılarla örtülmüş bir mağara gördük. Hepimiz de heyecanlandık. Mağaradan içeri girip girmeme konusunda kararsız kaldık. Üç arkadaş bir anda göz göze gelerek birbirimizi onaylıyor gibi bakıştık. Arkadaşlardan biri ‘siz durun, önce ben tek başıma gireyim’ diye cesurca bir hamle yaptı. Biz de biraz çekindiğimiz için duraksadık, arkadaşımızın içeri girmesine izin verdik, içeri gireli on dakika olmuştu, tam onun için endişelenirken dışarıya üstü başı biraz kirlenmiş şekilde çıktı. Arkadaşım, içeride görülmeye değer bir şey olmadığını söyledi. Her tarafı pis örümcek ağlarıyla doluydu. Ona inandım ama (yine de) içerisini görmek istemiştim. İçeriye girecek cesareti kendimde bulamadım. Ormanın derinliklerine doğru ilerledik, aklım mağarada kalmıştı. İçeri giren arkadaşım, ormanda aralıklı yürürken, ’mağaranın içinde bir sandık gördüm, bu sandığı ikimiz alabiliriz istersen’ ’diye fısıldadı. Bende tam diğer arkadaşıma bunu neşeyle söyleyecekken eliyle susmamı işaret etti ve ‘onu bu oyuna dahil etmeyelim. Onun babası her zaman sandıkla altın çıkartıyor zaten, bu altınları onunla paylaşmak aptallık olur. ’dedi. Bir sandık dolusu altının gözümde yarattığı körlük arkadaşıma olan sevgimi ve tüm doğrularımı unutturdu bana.


Arkadaşıma sormak isteme sebebim, babasının hazine ve gömü işleriyle ilgilenmesiydi, oğlu olarak ondan bir şeyler kapmıştır diye düşündüm. Diğer arkadaşımın teklifini kabul ettiğimi başımla onayladım ve diğer arkadaşımı altınlar için gözden çıkardım, ağzım sulanmış, gözüm kararmıştı, âmâ ona nasıl bir oyun yaparak saf dışı bırakacağımızla ilgili fikrim yoktu. Anlamsızca ormanda yürürken, kendi aramızda şakalaşmak için hazırladığımız ve adına da ölüm çukuru dediğimiz karanlık ve derin çukura doğru onu götürdük. Şaka gibi görünsün diye önce arkadaşım beni, bende diğer arkadaşımı ittim, dengesini kaybetti ve üzerini önce poşet sonra çalılarla örttüğümüz çukura dengesizce yüzükoyun düştü. İçeri düşünce önceden kurulmuş bir bebek gibi hemen ağlamaya başladı. Seni kurtarmak için yardım çağırmaya gidiyoruz sakın korkma ’dedik onu kurtaracağımızı söyleyerek ve oradan uzaklaştık. Arkadaşım ve ben koşarak mağaranın içindeki sandığa hücum ettik. Birbirimize bakıp gülüşüyorduk. Sandık dolusu altınları dışarıya taşımak çok da kolay olmadı, âmâ ucunda zengin olmak vardı. Bir müddet yürüdükten sonra sandığın içindekileri görmek istedim, arkadaşıma sandığı açalım diye direttim çünkü onun niyeti sandığı güvenli bir yere götürene kadar açmamaktı. Belki bana da tuzak kurar diye ‘sandığı hemen açalım ‘diye bağırdım. Teklifime direnmeden kabul etti, sandığın kilidini bir taşla ve sağlam bir kaç vuruşla kırmak tahminimden daha kolay oldu. Sandığın içindekileri görmek için sabırsızlandım, suratımdaki aptal mutlulukla, sandığın içindekileri gördüğümde, suratımdaki mutluluk gitti ve aptallık hiç gitmeyecekmiş gibi kaldı. Biz salağız,bütün suç senin,her şey senin aptallığın ve aç gözlülüğün yüzünden oldu.’diye ağzım köpürerek haykırdım.Çünkü yorulmuştuk ve zengin olma umuduyla taşıdığımız sandığın içinden hiçbir boka yaramayacak sahte altın görünümünde metaller çıkmıştı.Aptallığımızı birbirimize nefret dolu bakışlarla sürdürürken üç dört dakika geçmişti.’Çukurdaki arkadaşımızı çıkartalım diye birden’ bağırdı.

Hava kararmak üzereydi. Haklıydı,koşar adımlarla ve elimizdeki sandıkla çukurdaki arkadaşın yanına geldik.Kenardan bulduğumuz esnek ve uzunca bir odun parçasını,ona uzatarak zor da olsa çıkmasını sağladık.Ağlamaktan gözleri şişmişti.’Hiç gelmeyeceksiniz zannettim,siz benim için cok önemli kişilersiniz’diye bize gülümsedi ve çukurdaki ruh halinden hemen kurtularak bize sarıldı.O anda mağaradan çıkardığımız ve artık pek de önemsemediğimiz sandığı gördü. ‘Bu sandığın ne işi var burada’ diye bize sordu. Cevap veremedik,’onu çukura bu sandık için düşürdüğümüzü söyleyemezdik’ ve anlamasını istemediğimiz için de cevap vermedik. Halimizden durumu anlamıştı,ve bize aslında hak ettiğimiz bakışlarla, aşağılık kişiler olduğumuzu hatırlattı ve ekledi.’Bu sandık, babamın sahte haritalar yaparak, bir çok insanı kandırıp hazine bulma ümidiyle,umutlarını çaldığı sahte hazine sandığı,bizim evde bundan cok var.Sizde, bu hırsınızla babam gibi gözümden düştünüz, karşıma bir daha çıkmayın.’dedi ve arkasına bile bakmadan yanımızdan uzaklaştı.

08.04.2016/ISTANBUL

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

©2018 by Ergün Yavuz. Proudly created with Wix.com

bottom of page