KIRMIZI KURAL
- Ergün Yavuz
- 20 Tem 2015
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Kas 2018
Kendi hislerimle karar verip, şekillendiğim bir dünyada yaşamayı arzulayarak dünyaya gözlerimi açtım. Eğitimli ve her şeyin mekanikleşerek yapıldığı sıkıcı bir çocukluk gecirdim. Lise eğitimim için gönderildiğim yatılı okuldayım. Ben artık genç bir kızım. Kendimi çok özgür hissediyorum. Bekâretimi teslim edeceğim erkeği seçmek konusunda artık daha fazla beklemek istemiyorum. İçimde kontrolsüz bir sevişme isteği var, nedensiz arzumun sebebine anlam veremeyecek kadar yalnızım. Ailem bana nasıl davranmam gerektiği konusunda çok baskılı davranmıyor. Randa yaşamak ve burada kadın olmak, sizi herkesin şeytan olarak görmesi anlamına geliyor. Okulun son sınıfında yatılı sınıfta gece sohbetleri ettiğimiz bir arkadaş grubunda, bir kız ilgimi çekmeye başladı. İçimdeki arzu kabarmasını onu görünce daha derinden hissediyorum. Çok çekimserim, ona yakın olmalıyım. Onu sürekli gözlüyorum. Yatakhaneden girdikten sonra kapının köşesindeki alt yatağa yatmasını bekliyor ve gözlerini seyretmek için kendimi şartlıyorum. Tuhaf bir heyecan duyuyor ve tüm kalıplaşmış doğrularımı çiğnemekten korkmuyordum. Bir gün onu oje sürerken gördüm, müdüre bunu görürse seni öldürür ’diye devam ettim. Sadece bu gecelik sabah kimse uyanmadan sileceğim diyerek cevapladı. Bir geceliğine de olsa oje sürmeyi merak ettim ve bende sürmek istedim. Oje kuruduktan sonra uyudum ve sabah müdirenin çıldırmış sesiyle gözümü açtım. Büyük bir gafletle dikkatli olmadığımız için bu durumla karşılaşmıştık. Sadece ikimizin parmağında oje vardı, okul kurallarına kesinlikle aykırı davrandığımızı ve cezalandırılacağımızı bağırarak söyledi ve makyaj sizi olmadığınız birisi haline çevirir diye tükürerek konuşmaya devam etti. Biz sadece oje sürmüştük. Birlikte okulun en altında karanlık bir odaya kapatıldık. Güneş ışığı kendi isteğiyle hareket eden bir boğa gibi çılgındı ve buraya hiç uğramıyordu. Karanlıktaydık. Kısık gözlerimle onu seyrettim. Harika görünüyordu. Ona dokunmaya çekiniyordum. Yanıma yanaştı ve korkma dedi. Ona usulca yanaşarak, korkma dedim. Suratından tuttum, parmaklarımla yüzünde dolaştım. Gözlerini kapattı, nefesi hızlanmaya başladı ve dudaklarını ısırmaya devam etti. Kafamı onun kafasına dayadım ve onu duvara ittirdim. Çok ürkek ve heyecanlıydı. Beni bu haliyle çok fazla etkiliyordu, ondan ojeyi sürmesini bilerek istemiştim. Onu elinden tutarak, ışığın dünyaya küstüğü yere zifiri karanlığın olduğu alana doğru usulca cektim. Onu yere uzattım ve dudaklarını ısırarak öpmeye başladım. Tutkuyla seviştik ve iki kadın olmanın hiçbir eksiklik yaratmayacağını ona konuşmadan anlatmış oldum. Şimdiye kadar neden bunu yapmadığımızı sordu ve beni hiç bırakma diyerek ağlamaya başladı. Gülümseyerek onu boynuma yatırdım ve okşayarak uyumaya çalışmasını istedim. Artık düzenli olarak oje sürerek yakalanıyor ve alışkanlık haline getirdiğimiz bu aşk serüvenini güneşin dünyaya küstüğü yerde, iliklerimize kadar hissederek yaşıyorduk. Ağustos ayının son haftasında yine aldığımız ceza için aşağıya götürüldük ve farklı koğuşlara koyulduk. Asıl cezanın ondan ayrı kalmak olduğunu anlamıştım. Onu uzaktan bile görmem engelleniyordu, ceza için atıldığımız koğuşlar sürekli değiştiği için içeri soktuğum kalemlerle sürekli ona notlar yazıyordum, kalemi içerde bırakmama rağmen cevap alamıyordum. Artık oje sürmekle yetinmiyor ceza almak için her şey yapıyor ama yine de atıldığım koğuşta ondan bir iz bulamıyordum. Onu göremeyeceğime düşündüğüm bir gün artık ceza işlemekten yorulduğumu hissettim. Okul müdiresi ahlaksız davranışları ve ülke genelinde işlediği dini suçlar yüzünden karanlığımı paylaştığım sevgilimin idam duyurusunu umarsızca yaptı ve beni dünyada cehennemi yaratmam için cennete gebe bıraktı.
20/12/2015/ISTANBUL

Comentários